deryayla

Archive for Mayıs 2008

>
Öncelikle Aysel’ciğim sana çok teşekkür ederim.Gerçekten de aranıza yeni katılmama rağmen sanki 40 yıllık dostlarımla berabermişim gibi hissettim kendimi.
Ben de senin gibi çok yoğun bir tempoyla çalışıyorum,işimi çok seviyorum tabii yoksa sanırım yapılmaz,tabii ki senelerin vermiş olduğu yorgunluk ve bezginlik bu sıralar fazlaca kendini hissettiriyor.Ama ne yapalım canımız sağ olsun,sağlığımız yerinde olsun da çalışalım.
Beni mimlediğin için onur duydum,tabii bilmeyenler seni merak edebilir,evet dostlar beni mimleyen canım arkadaşım Aysel’e
gerçekten çok teşekkür ederim,onur duydum.
Gelelim mim konumuz olan KİTAP konusuna……….
Kitap okumayı gerçekten çok seven bir insanım,genç kızlığımdada oldukça fazla kitap okudum.Ama şu anda içinde bulunduğum yoğun iş temposu,ev hayatı açıkçası pek fırsat bulamaz oldum.
Ama sizlerle aklımda kaldığı kadarıyla okuduğum kitapları paylaşmak isterim.

İLK OKUDUĞUM KİTAP: Hiç unutmam 80 GÜNDE DEVRİALEM’Dİ,o kitabı okumaktan büyük keyif almıştım.

OKUDUĞUM KİTAPLAR VE YAZARLAR:

EVLİYA ÇELEBİ SEYAHATNAME
TARIK BUĞRA KÜÇÜK AĞA
ÖMER SEYFETTİN FORSA
HINCAL ULUÇ KAPIYI ANAHTARLA AÇMAK(Tavsiye ederim)
MEHMET RAUF ESKİ AŞK GECELERİ

OKUDUĞUM YABANCI KİTAPLAR VE YAZARLAR:

J.K ROWLİNG HARRY POTTER VE FELSEFE TAŞI
TURGENYEV İLK AŞK
DOSTOYEVSKİ SUÇ VE CEZA

Şu anda okuduğum kitap maalesef yok,çok yoğun çalışıyorum ama ilk fırsatta inşallah başlıycam.Okumayı planladığım kitaba gelince aklımda şuan için bir filir yok ama beraber çalıştığım canım dostum Aysel’in önerdiği Ayşe KULİN kitaplarından biri olacak sanırım.
Kitap okumak ufkumuzu genişletir,renklendirir,çocuklarımıza küçük yaşta okuma alışkanlığı kazandırmalıyız.
Aysel’cim inşallah becerebilmişimdir,bir hatam varsa affola,acemiliğime verin lütfen…

>
Günümüzün sanırım en çok kullanılan konularından biri”sigara yasağı kanunu”ben hayatımda çok şükür ki hiç sigara içmedim.Ama eşim çok aşırı derece de içiyor,ben şahsen benim için değerli olan başta ailem,dostlarım kimsenin sigara içmesini istemiyorum.Bugün mailime gelen bir yazıyı sizlerle paylaşmak istedim,ben eşim için deniycem inşallah faydalı olur,sizlerde deneyin…

SİGARASIZ BİR DÜNYA İSTİYORUM……………

Saraçoğlu, sigarayı bırakmak isteyelere Türkiye’de yetişen bir bitkinin çayını tavsiye etti.
Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, sigarayı bırakmak isteyen ve türlü yöntemler deneyen tiryakilere Türkiye’de yetişen bir bitkinin çayını tavsiye etti.

Kanal D’de Seda Sayan’ın programına katılan Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, Türkiye’de yetişen binlerce bitki türünün mucizevi faydalarını anlattı.

Saraçoğlu, özellikle sigarayı bırakmak isteyip, bir çok yöntem denemesine rağmen bırakamayanlar için karabaşotunu önerdi.

İşte o formül:

“Bir tatlı kaşığı karabaşotunu bir su bardağı suda 3 dakika hafif ateşte kaynatıp içiyorsunuz. Gün atlayarak bu çayı içmelisiniz. Bir gün durup bir gün içilmeli.”

Aktarlarda da bulunabilen ve Türkiye’de yetişen karabaşotunun dünyanın hiçbir yerinde aynısının bulunmadığını sözlerine ekleyen İbrahim Saraçoğlu, çay yapmaya vakit olmayan ya da yolculuktaki durumlarda şu öneriyi yaptı: “Karabaşotunun saplarından 5-6 tane yanınızda bulundurun. Bunları çiğneyebilirsiniz. Yutmanızda da herhangi bir sakınca yok.”

Japonlar bitkilerimize göz dikti

Japonya’dan gelen araştırmacıların Türkiye’deki bitki türlerini inceledikten sonra toprağın ve bitkilerin ne kadar değerli olduğunu kendisine aktardıklarını söyleyen Saraçoğlu, “Bizim bitkilerimiz çok kıymetli. Dış ülkeler bizi yakından takip ediyorlar” diye konuştu.

>
Evet sizlere Adana’nın meşhur fellah köftesini yaptık bu akşam yaptık diyorum sevgili annemle beraber yaptık,umarım seversiniz….Bu tarifi ev sahipliğini yaptığı YE#34 BULGUR ETKİNLİĞİ için adaşım ve arkadaşım derya’ya hediye ediyorum…

MALZEMESİ VE YAPILIŞI

3 su bardağı ince bulgur
1 büyük kuru soğan
Bir miktar un
Tuz
Kimyon

Bulguru sıcak suyla ıslıyoruz,şişince üzerine soğanı rendeleyip,baharatlarını ve tuzunu koyarak yoğuruyoruz.Sonra bir miktar un ekleyerek yoğurmaya devam ediyoruz,hamur özleşince ufak parçalar alıp küçükçe yuvarlayarak baş parmağımızla ortasına bastırıyoruz.
Fellah köftelerimiz hazır olunca suda haşlamaya bırakıyoruz,bu arada sosunu hazırlıyoruz bir taraftan…
Sosu için bir tavaya 4 adet domatesi rendeleyerek sıvıyağla kavuruyoruz,biraz biber salçası ekliyoruz.Ayrı bir tarafta dövdüğümüz 3 diş sarmısağı da sosa ilave ederel pişiriyoruz..
Sonra bu sosu haşladığımız köftelerin üzerine dökerek,maydanozla süsleyerek servis yapıyoruz.Ekşi sevenler yerken üzerine limon sıkabilirler,veya nar ekşisi….
AFİYET OLSUN…..

>
Bu akşam menümüzde hepimizin sıklıkla yaptığı dolmanın fırında versiyonu vardı.Aldığım kuru patlıcan ve kabakları çok az haşladım,her zaman yaptığımız dolma içini yaparak haşlanan kabak ve patlıcanları doldurdum.
Dolmalara kapak olarak kabak içini kullandım,üzerine süt gezdirerek 200 derece fırında pişirdim.
AFİYET OLSUN…..

>Canlarım bu pazar yine izin günümdü ve çok şükür ki kendimi zinde hissettiğim için bugün mutfaktan çıkmamaya karar verdim,öyle de yaptım bakın bakalım ortaya çıkan lezzetleri beğenecekmisiniz???

İlk iş olarak çok sevdiğim bir lezzet olan KAĞIT KEBABI yapmaya karar verdim…
MALZEMESİ:

500 gr.kuşbaşı et(tavuk ta olabilir)
1 adet kabak
1 adet patlıcan
1 adet havuç
2 adet sivri biber
2 adet domates
Üstü için rendelenmiş kaşar peyniri
Aliminyum folya ve yağlı kağıt


YAPILIŞI:

Kuşbaşı etleri hafif soteledim,tuzunu ve baharatlarını(kekik,pul biber,karabiber)ekle
dim.Sonra sırayla küpküp doğranmış havuç,patlıcan,kabak ve biberleri ilave ettim.
Alüminyum folya ve yağlı kağıttan kare şeklinde keserek her paketin içine hazırladı
ğım karışımı koyup üstüne ince dilimlenmiş domates 2’şer adet ve rendelenmiş kaşar peyniri koyarak.Paketleri kenarlarından 2 kez içeriye katlayarak oluşturdum ve 200 derece önceden ısıtılmış fırında pişirdim.Servis yaparken mutfak makasıyla kare şeklinde keserek kenarları dışarıya katlayarak servis yaptım…

Tabii sofra da et yemeği ve pilav olunca yanına salata şart olur hepimizin bildiği gibi bende çoktandır yapmadığım Gökkuşağı Salatasını seçtim..


MALZEMESİ VE YAPILIŞI:

4 adet havuç
4 adet patates
Yarım demet maydonoz
Pancar veya kırmızı lahana
Yoğurt
Mayonez

İlk iş olarak patatesleri haşladım,onlar haşlanırken kek kalıbımı suyla ıslatarak en alta rendelenmiş havuçları yaydım.Üstüne ince kıyılmış maydanozları ekledim.Bu arada haşlanan patatesleri ezerek bir miktar yoğurtla karıştırıp,maydanozun üstüne yaydım.
Son olarak rendelediğim kırmızı lahanaları mayonezle karıştırarak,en üste yaydım.
Buzdolabında yaklaşık 15 dakika bekletip servis tabağına ters çevirdim.
Yağ ve limınuyla beraber servis yaptım…

Yemek işini hallettikten sonra eee tatlısız olur mu tabii ki olmaz.Bende bu sefer ELMA TATLISI(Hande ab-ı hayat)yapmaya karar verdim.

MALZEMESİ
6-7 adet sarı elma
Toz şeker
Ceviz
Kuru üzüm
MUHALLEBİSİ İÇİN
750 ml.süt
1 yumurta
1 paket vanilya
3 çorba kaşığı un
2 çorba kaşığı tereyağ
YAPILIŞI:
İlk iş olarak elmalar soyulup ortadan ikiye bölünerek,çekirdek yuvaları çıkarılıp
yayvan bir tencereye çekirdek yuvaları alta gelecek şekilde dizilir.Üzerlerine birer
çorba kaşığı şeker gezdirilerek,yarılarına kadar su eklenerek kısık ateşte dağılmalarına izin vermeden pişirilir.Pişen elmalar soğurken muhallabi için gerekli
olan malzemeler(tereyağı hariç)karıştırılarak pişirilir.Muhallabi pişince tereyağı eklenerek karıştırılarak tereyağ eritilir.
Soğuyan elmalar alınarak daha önceden hazırladığımız dövülmüş ceviz ve kuru üzüm karışımından çekirdek yuvalarına konularak üzerlerine pötübör büsküvi kapatılarak borcama ters çevrilir.

Üzeri hazırlanan muhallebiyle kapatılır.Hindistan cevizi ve damla çikolata ile süslenir.Soğuduktan sonra servis yapılır.Bu tarifimi ev sahibi olduğu PORSELEN DEMLİK ÇAY SAATİ 24’ün ev sahibesi tuğba’ya http://www.keyiflimutfagim.com/ gönderiyorum…

Evettttt son olarak gelelim çay yanına yapacağımız ÇATAL tarifimize;


MALZEMESİ:
1 paket oda sıcaklığında margarin
1 tatlı kaşığı mahlep
1 çay kaşığı tuz
Yarım limon suyu
3 su bardağı kadar un
YAPILIŞI:
Tüm malzemelerimizi karıştırarak kulak memesi yumuşaklığında hamurumuzu yoğuruyoruz.
Hamurumuzdan küçük parçalar alarak elimizde uzatarak iki parçayı kenarlarından ekleyerek ortasını geniş tutuyoruz.Üstüne yumurta sarısı sürüp,çörek otu ve susam karışımından serperek önceden ısıtılmış 200 derece fırında pişiriyoruz.Bu tarifimi de PORSELEN DEMLİK ÇAY SAATİ 24’ün ev sahibesi tuğba’yahttp://www.keyiflimutfagim.com/ gönderiyorum….

AFİYET OLSUN………….

>

Mutlulugun sırrı … tüm eşlere …

Yeni tasindigi mahallesinde kahvede
sohbet eden adama arkadaşları:
”Senin aile yaşantına hayranız,
eşin ve çocuklarınla çok mutlu bir
yaşantın var. Karının bir dediğini
iki etmiyorsun.

Bu mutluluğunun sırrını bize de
anlat yoksa pısırık olduğunu
düşüneceğiz.” derler.

”Kısaca anlatayım …” der adam.
”Düğünümüz bittikten sonra karım
kendi atına, ben de kendi atıma
bindik evimize doğru gidiyoruz.
Benim bindiğim atın ayağı takıldı ve
sendeledi. Karım eğildi ve benim
atıma ‘Bir’ dedi. Biraz daha
ilerledik ve benim atımın ayağı
tekrar takılıp tökezlediği zaman
eşim tekrar eğilip atıma ‘İki’ dedi.
Az sonra atım tekrar aynı şekilde
tökezleyince eşim atından indi ve
at’a ‘Üç’ dedi ve çeyizinden
tabancasını çıkartıp atımı alnından
vurdu.

Ben şok olmuştum … Eşime bir
hışımla çıkıştım ”Yazık değil mi
ata, neden vurdun kadın, manyak
mısın sen?” diye bağırdım … Karım
arkasını döndü ve bana ‘Bir’ dedi.
Ve o günden sonra karımın bir
dediğini iki etmedim…

>
Dün haftalık izin günümdü,çoktandır canım kebap çekiyordu,ama eşimi ikna etmek oldukça güç oldu…Kendisi adanalı olduğu için kabap işinde oldukça ustadır,malum adana kebabıbın lezzetini bilmeyen yoktur.Sağolsun kırmadı yaptı,çokta güzel oldu eşimin ellerine sağlık diyerek,size kısaca tarifini vermek istiyorum.
MALZEMESİ:

1 kg.koyun kıyması(2 kere çekilmiş)
100 gr.kadar kuyruk yağı(kebabın lezzetini veren olmazsa olmazı)
2 büyük boy kuru soğan
1 diş sarmısak
Kekik
Karabiber
Tuz

Soğan ve sarmısak rendelenir,kuruk yağı ve kıyma kasaba çektirilerek hazırlanır,sonra tüm malzemeler karıştırılarak,buzdolabında yaklaşık 1 saat dinlendirilir.Sonra kebap şişlerine sıkıca yayılarak mangalda pişirilerek,yanında dilediğiniz salatayla servis yapılır.Ben bu sefer çoban salatayı tercih ettim…
AFİYET OLSUN….

>

SaĞLıĞı iYi oLSuN

Kalbi ritmini çalsın. Yanakları kiraz pembesi, dudakları bal olsun. Teni sıcak kalsın, enerjisi dışına taşsın. Ciğerlerinden nefes, midesinden gurultu, bacaklarından güç eksik olmasın. Kanı bol olsun, damarlarında dönüp dönüp dolaşsın.

SeVDiKLeRiYLe BiRaRaDa oLSuN

Kolu kollarına değsin, gözü gözlerinin içine baksın. Lafları birbiriyle başlasın. Nesi varsa, bölüşecek biri olsun; nesi yoksa, bulup getirecek biri olsun. Bu birileri az ama öz olsun. Bazıları dünyada tek olsun. Sevgisinin tamamını harcasın. Harcasın ki, ona büyük bir miras kalsın .

SeVMeKTeN BıKıP uSaNMaYaCaĞı BiRi oLSuN

Onun yeri ayrı olsun. Onu soysun, başucuna koysun ama yalan uydurmasın. O herşeyine, her haline tek tanık olsun. Bir hareketiyle güldüren, bir hareketiyle ağlatan olsun. Duyguların hepsi onda olsun. Kalbi buna teslim olsun. Bütün şarkılar onu anlatsın. Aşık olsun, sırılsıklam olsun. Kurumasın.

YaPMaKTaN BıKıP uSaNMaYaCaĞı BiR iŞi oLSuN

Başarının gerçek adının bu olduğunu unutmasın. İbadet eder gibi, bu keşfini hergün yeniden kutlar gibi, onu yapıp dursun. Yaptıkça daha iyi yaptığını görsün. Daha iyi yaptıkça bunu başkaları da görsün. O başkalarının bunu gördüğünü, dış gözüyle görsün, iç gözüyle işine baksın.

NeŞeSi BoL oLSuN
Kendini mutlu etsin, durduk yere neşelenmek nedir bilsin. İçinde birşey durup durup zıplasın. Duydukları, gördükleri onu gıdıklasın, kahkaha attırsın. Gürültü çıkarsın, Saçma şeyler söylesin. Çocuklukta en şımardığı ana, sık sık gidip gelsin. Nereye gidip geldiği bilinmesin.

DeĞiŞTiRMeK iSTeDiKLeRi DeĞiŞSiN
İçte ve dışta, iyi günde ve kötü günde tadilat yapsın. Eskilerini atsın, ruhunu havalandırsın. Kapıda hep kamyonu dursun. Dilediği yere taşınsın. Kendinden taşınmak isterse, içindeki güç, dışındaki sevgi ona yardımcı olsun. Bileği, bütün alışkanlıklarıyla, bağımlılıklarıyla güreşsin.

BiRŞeY oNa SüRPRiZ oLSuN

Günlerinden bir günü, bir pakete sarılı olsun. Açılınca, içinden hiç beklemediği güzel bir haber çıksın. Bu gün üçyüzaltmışbeş ten herhangi biri olsun. Öylesine bir pazartesi, arkaya kavuşturduğu ellerinde, unutulmaz bir salı saklasın. Öyle tahmini mümkün olmayan birşey olsun ki bu, hayatın zekasını anlatsın.

BiR HaYaLi GeRÇeK oLSuN

Bir hayale gözünü yumsun. Peşinden koşup, onu sobelesin. Hayalini kendinden saklamasın. Bir çizgi filmde olduğunu, herşeyin mümkün olduğunu unutmasın………………

>

Günün birinde bir çiçekle su karşılaşır ve arkadaş olurlar.

İlk önceleri güzel bir arkadaşlık olarak devam eder birliktelikleri, tabii zaman lâzımdır birbirlerini tanımak için.

Gel zaman, git zaman çiçek o kadar mutlu olur ki, mutluluktan içi içine sığmaz artık ve anlar ki, su’ya aşık olmuştur.

İlk kez aşık olan çiçek, etrafa kokular saçar, “Sırf senin hatırın için ey su” diye…

Öyle zaman gelir ki, artık su da içinde çiçeğe karşı bir şeyler hissetmeye başlamıştır. Zanneder ki, çiçeğe aşıktır ama su da ilk defa aşık oluyordur.

Günler ve aylar birbirini kovalar ve çiçek acaba “Su beni seviyor mu?” diye düşünmeye başlar.

Çünkü su, pek ilgilenmez çiçekle… Halbuki çiçek, alışkın değildir böyle bir sevgiye ve dayanamaz.

Çiçek, suya “Seni seviyorum der. Su, “Ben de seni seviyorum” der. Aradan zaman geçer ve çiçek yine “Seni seviyorum” der. Su, yine “Ben de” der. Çiçek, sabırlıdır. Bekler, bekler, bekler…

Artık öyle bir duruma gelir ki, çiçek koku saçamaz etrafa ve son kez suya “Seni seviyorum.” der.

Su da ona “Söyledim ya ben de seni seviyorum.” der ve gün gelir çiçek yataklara düşer. Hastalanmıştır çiçek artık. Rengi solmuş, çehresi sararmıştır çiçeğin. Yataklardadır artık çiçek. Su da başında bekler çiçeğin, yardımcı olmak için sevdiğine…

Bellidir ki artık çiçek ölecektir ve son kez zorlukla başını döndürerek çiçek, suya der ki; “Seni ben, gerçekten seviyorum.” Çok hüzünlenir su bu durum karşısında ve son çare olarak bir doktor çağırır nedir sorun diye…Doktor gelir ve muayene eder çiçeği. Sonra şöyle der doktor: “Hastanın durumu ümitsiz artık elimizden bir şey gelmez.”

Su, merak eder, sevgilisinin ölümüne sebep olan hastalık nedir diye ve sorar doktora. Doktor, şöyle bir bakar suya ve der ki: “Çiçeğin bir hastalığı yok dostum… Bu çiçek sadece susuz kalmış, ölümü onun için” der.

Ve anlamıştır artık su, sevgiliye sadece “Seni seviyorum” demek yetmemektedir…

>

Evet bugün evde misafirlerim vardı,iş dönüşü hemen mutfağa girip çay yanına birşeyler yapmak istedim ve DAMLA ÇİKOLATALI KEK yapmaya karar verdim.Sizlerle de paylaşmak istedim,ama şuna karar verdim artık bana acilen bir digital fotoğraf makinası lazım,çünkü net gözükmüyor,sanırım blogum için en kısa zamanda bir makina alıcam,neyse çok konuştum…
Tarifini sizlerle paylaşmak istiyorum,adaşım porselen demlik çay saati 23 ün sahibi Deryadan Lezzetler‘e hediye ediyorum…

MALZEMESİ:

3 yumurta
1.5 su bardağı şeker
1 su bardağı süt
1 su bardağı sıvıyağ
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
Damla çikolata
Aldığı kadar un

YAPILIŞI:

Önce yumurtalar iyice çırpılır,sırayla şeker,vanilya,süt,sıvıyağ eklenerek çırpmaya devam edilir.Kabartma tozu ve un eklenir,en son hafif una bulanmış damla çikolatalar eklenerek yağlanmış kek kalıbına dökülür.180 derece önceden ısıtılmış fırında pişirilir.
AFİYET OLSUN….


Blog Stats

  • 147.021 hits

En Fazla Tıklananlar

  • Hiçbiri